cocuk psikolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cocuk psikolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cocukla Ilgili Es Catismalari

Evlendiniz, sevdiğinizle  bir hayata başlamanın keyfi ve mutluluğu ile  aylar sonra artık bir aile olmaya karar verdiniz  . Yaklaşık dokuz ay sonra  size en güzel duyguları yaşatan ve büyük sorumlulukları ile gelen bebeğiniz kucağınızda. İşte  şimdi hayata artık daha başka bakıyorsunuz…

Sizin için bebeğin dünyaya gelmesi , yaşamın yeniden düzenlenmesi anlamını  taşıyor. Eş olmak  bu dönemin  doğal sürecinde  bir süre ikinci plana atılsa da  zamanla  bu denge yeniden yerine oturabiliyor.  Eşlerin bu konudaki farkındalığı ve çabası  mutlu evlilik ,  mutlu aile ortamı için önemlidir.

Bebek büyüdükçe sizinle olan iletişimi artar . Artan gülücükleri , oyunları , sarılmaları  anne baba olma duygusunu size daha fazla hissettirmeye başlar. Aylarını hızla dolduran oğlunuzun veya kızınızın hareketli olması, algılarının açılması, merakının artması , çekmeceleri karıştırması , hayırlarınıza itiraz etmesi, “dur” larınızı dinlememesi kısacası sınırlarınızı sürekli aşma çabası sizi yormaya , eşinizle çatışmaları ortaya çıkarmaya başlayabilir.

İşte bu döneme dikkat etmeli ve eşinizle olan iletişiminize zarar vermemeye özen göstermelisiniz. Unutmayın ! ..  Çocuğunuzu dünyaya getirmeye karar verdiğinizde  güzel bir aile olmak istemiştiniz,  verilen çocuk kararları mutsuz bir aile olmayı beraberinde getirmemelidir. Bu çocuk için de istemediğimiz bir durumdur , mutsuz anne ve babanın çocukları sağlıklı ve mutlu olamıyor.

Çocuk yetiştirme sürecinde eşinizle hep aynı fikirde olmayabilirsiniz. Çünkü iki farklı kişisiniz ve  yaşamla ilgili farklı bakış açıları olabilir, olayları farklı değerlendirebilirsiniz. Çocuğunuz bir davranış yaptığında siz yanlış yaptığını düşünürken eşiniz  bu davranışın yanlış bir davranış olmadığını düşünebilir. İşte bir tartışma için riskli bir andasınız ..! Eleştiriler, iyi bir anne- baba olamadığının ifade edilmesi,  suçlamalar, yükselen sesler, ağlamalar ve size uzaktan bakan ürkmüş bir çocuk. Bu tür  ortamlarla  üzülerek çok sık karşılaşıyoruz.

Çocuk yetiştirmede belli kurallar elbette var. Her anne baba kendine göre bir kural uygulamamalı . Bu ortam çocuk için bir ikilem yaratır , sağlıklı olmayan büyüme bir ortamını ortaya çıkartır. Çocuğunuzu yetiştirirken doğru kararları vermek , eşinizle aynı tutum içerisinde davranmak , çocuğun karşısında ortak hareket ederek bir güç birliği oluşturmak çok önemlidir.

Eşiniz çocuk eğitimi konusunda yeterli bilgiye sahip olmayabilir. Eksik veya yanlış davranışlar gösterebilir. Bu durumda onu eleştirmek veya suçlamak yerine yapmanız gereken sağlıklı bir iletişim yolu ile sakinken  ve çocuğunuz yanınızda değilken onunla konuşmak ,  birlikte güvenilir kaynaklardan ( kitaplar, makaleler veya uzmanlardan )  doğru bilgileri araştırmak ve birlikte uygulamaya başlamaktır. İşte aile olmak , anne baba olmak aslında  budur !...

Birçok evlilikte gözlemlediğimiz eşler arasındaki iletişimsel sorunların hamilelik süreci ile başlıyor olması. Gelen bebekle ve yeni  sorumluluklarla eşler birbirinden uzaklaşmamalı, bu zorlu  sürecin aile olmanın doğal bir parçası  ve gelip geçici bir dönem olduğunu bilmesi önemlidir. Eşinize göstereceğiniz her anlayış ,  vereceğiniz her destek ,  katacağınız her doğru bilgi, kuracağınız her güzel söz ( iletişim )   birlikte bir hayatı paylaşmanın   ve sağlıklı çocuklar yetiştirmenin ön koşuludur.

Mutlu bir aile olmanız dileği ile

Psikolog  Eda Gökduman

Cocuklarin Ana Okuluna Alisma Sureci

Artık bebeğim büyüdü diyebilirsiniz. Gün içerisinde birkaç saat sizden ayrı kalmayı başarabilecek, sizden başkasına güven duyabilecek ve kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayabilecek becerileri gösterebilme zamanı geldi.

İlk anaokuluna başlama süreci yaklaşık 3 yaş civarıdır. Bu yaş öncesinde çocuğunuz duygusal olarak size bağlı bir dönemdedir. Sizden ayrılmak istemez, ayrıldığı zaman kaygılanabilir , ağlar. Bu duygusal gelişimi için normal bir süreçtir. 3 yaş sonrasında sosyal gelişiminin sağlanması ve bazı becerilerin kazanılması için anaokulu eğitiminin belli sürelerle başlaması sağlıklı bir gelişim için önemlidir.

Anaokuluna başlama süreci bazı çocuklarda hızlıca tamamlanırken bazı çocuklar çok zorlanabiliyor. Kaygılar artabiliyor, uzun ağlama krizleri yaşanabiliyor. Duygusal gelişimin zarar görmemesi için hem ailenin hem de okulun dikkatli olması önemlidir.

Bu dönemin sağlıklı tamamlanması için ilk isteğimiz annenin de bu ayrılma sürecine duygusal olarak hazır olmasıdır. Başarısız sonuçlanan uyum süreçlerinin çoğunda annenin henüz bu ayrılığa hazır olmamasını gözlemliyoruz. Anne veya baba nasıl davranması gerektiğini bilirse çocuğun duygusal gereksinimleri daha fazla karşılanacak , duyduğu endişe ve korkular azalacaktır.

İlk günle beraber yapmanız gerekenler…

Çocuğunuzun ve sizin stresli olmadığı bir dönemi seçmelisiniz: Okula başladığı dönemde çocuk duygusal olarak rahat olmalıdır. Aksi halde yaşanan stres çocuğun okul ile ilgili algısına yansıyacak ve öğretmeni ile kuracağı iletişime zarar verecektir. Annenin gergin ve stresli olmaması da bu dönemde gerekli sabrı ve anlayışı göstermesi bakımından önemlidir.

Çocuğunuzun hastalık döneminde olmamasına dikkat etmelisiniz: Hastalık dönemlerinde çocuklar huysuzlanır. Anneden ayrılmak istemez. Bu nedenle daha huzurlu olduğu dönemlerde okula başlamaya özen göstermelisiniz.

İlk gün çoğunlukla çocuğunuzun yanında olun: Birçok anne ilk gün görevi öğretmene bırakmaya çalışır. Bu çocukta kaygıyı başlatabilir. Sizden ayrılması için acele etmemelisiniz. Sizin olduğunuz, kendisini güvende hissettiği zamanlarda yanında olarak hem ortama hem de öğretmenine ısınması için ona yardımcı olun.

Oyun oynasın ve keyifli zaman geçirsin : İlk gün kontrolü ona bırakın. Yapmak istediklerini yapsın ve tüm merakını gidersin. Öğretmeninin onun istediklerini yapıyor olması onu mutlu edecek yıl boyunca devam etmesi gereken güven ve sevginin temelleri ilk gün atımlı olacaktır .

İlk gün fiziksel gereksinimlerini siz karşılayın: Tuvalet ve yemek vb gibi gereksinimlerini ilk günlerde öğretmenine yaptırmak istemeyebilir. Bu onun için özel ve alışkın olmadığı bir durumdur. Eğer öğretmenin gereksinimlerini karşılamasına izin veriyorsa devam edebilirsiniz. İstemiyorsa zorlamayın.

İlk gün okulda yemek yemesini ve uyumasını beklemeyin: Birçok anne ilk gün diğer çocuklarla beraber hareket etmesini ve onlarla birlikte masada oturup yemek yemesini bekleyebiliyor. Bu çocuğu zorlayan bir durum haline gelebilir, okulu yemek yenen ve uyku uyunan bir yer olarak algılamasına zemin hazırlayabilir. Eğer diğer çocukları gördüğünde kendisi masaya oturmayı tercih ediyor ve bu durumdan keyif alıyorsa izin verebilirsiniz.

İlk günü süre olarak uzun tutmayın: İlk gün okuldan keyifli ayrılması önemlidir. Uzun süre okulda kalması sıkılmasına neden olabilir. Bu nedenle keyifli geçen birkaç saat ilk gün için yeterli olacaktır.

Öğretmenin sıcak ve güven veren iletişimi önemlidir: İlk günkü karşılaşmada öğretmenin yaklaşımı okula olan olumlu algısı için çok önemlidir. Bu nedenle öğretmenin yaklaşımlarını çok iyi gözlemleyin. Eve gittiğinizde öğretmenin ismini ve okulda geçirdikleri keyifli vakitleri ona hatırlatın. Bu; okul ile ev arasında bağ kurmasını sağlayacak ve öğretmenine daha hızlı alışmasına zemin oluşturacaktır.

Öğretmenine alıştığını hissettiğinizde yavaş yavaş uzaklaşın: Bu alışma süresi her çocukta farklıdır . Bazı çocuklar ikinci günde sizden uzaklaşmayı başarabiliyorken bazı çocukta daha uzun sürebiliyor. 2-3 veya 4. gün aynı ortamda olmaya devam etseniz de o öğretmeni ile oynarken siz biraz uzakta durup başka şeylerle ilgilenebilirsiniz. Göz iletişiminizi onunla asla koparmamalı ve gereksinim duyduğunda ilginizi devam ettirmelisiniz.

Başlangıç için arkadaşlarına değil öğretmenine alışması önemlidir: Birçok anne ilk günlerde çocuğunun diğer çocuklarla birlikte oynamasını ve onlara alışmasını ister. Bu yanlış bir düşüncedir. Öncelikli olan bir yetişkine güven duymasıdır. Çünkü ilerleyen dönemlerde bir sorun yaşadığında sığınacağı kişi siz değil öğretmeni olacak. Bu nedenle ilk sıcak iletişim öğretmeni ile kurulmalıdır. Öğretmeni, uyum süreci tamamlandıktan sonra diğer çocuklarla tanışması ve kaynaşması için ona yardımcı olacaktır.

Aşamalı uzaklaşma süreçlerine başlayabilirsiniz: Bu sürece geçmeniz için çocuğunuzun duygusal olarak hazır olduğunu gözlemlemelisiniz. Öğretmenine güven duygusu oluştuğunda ve oyun oynarken siz uzaklaştığınızda hemen sizi aramıyor, ağlamıyor ve kaygılanmıyorsa başka bir odada kalabilirsiniz. Bu sürece hazır olma süresi her çocukta farklıdır unutmayın!

Evde öğretmeni, arkadaşları ve okulla ilgili sohbetler edin: Bu sohbetler okul algısının güçlenmesini ve hayatında okulun bir rutin haline gelmesini sağlayacaktır. Sohbetlerden keyif aldığını hissettiğiniz sürece devam edebilirsiniz. Hoşlanmıyorsa bırakın. Okul ve ev arasındaki bağı kuvvetlendirmek için eğer kabul ediyorsa evden birkaç eşya , oyuncak götürebilirsiniz. Bu kendisini iyi hissetmesini sağlayabilir.

Ayrılma süreci: Bu aşamaya gelme ve duygusal olarak hazır olma süresi her çocuk için farklıdır. Çocuğunuz öğretmeni ile yeterli iletişimi kurabilmişse, ona güven duyup fiziksel ihtiyaçlarını gidermesine izin veriyorsa, sizin aşamalı olarak uzaklaşma ve ortadan kaybolma süreçlerinizde sizi aramıyorsa siz olmadan okulda kalma aşamasına geçebilirsiniz. Bu süreyi başlangıçta kısa tutmalısınız , zamanla bu süreyi duygu ve davranışlarına göre uzatabilirsiniz.

Uyum süreci tamamlandıktan sonra servis, yemek ve uyku aşamalarına geçmelisiniz : İlk günlerde servise binmek çocukta kaygıyı arttırabilir. Her aşamaya geçişte çocuğun duygusal olarak hazır olması önceliklidir. Kabul etmiyorsa asla zorlanmamalıdır. Ev ve okul birlikte hareket ederek ikna çabalarına sevgi ve güven duygusunu zedelemeden devam etmelidir.

Okula uyum sürecinde çocuğunuzda bazı duygusal ve davranışsal değişimler gözleyebilirsiniz : Bu süreçte çocuğun bazı kaygılar yaşaması normaldir . Bu kaygılara bağlı olarak evde sizden ayrılmak istememe, huzursuzluk, iştah ve uyku düzeninde bozulma, sık ağlama görülebilir. Bu dönemde çocuğunuza karşı sabırlı ve anlayışlı olmalısınız. Gerektiğinde okulla iletişim halinde olmalı ve birlikte hareket edebilmelisiniz.

Sık yaşanan ağlama krizleri, kaygılar, korkular, uyku düzensizlikleri bir AYRILIK ANKSİYETESİ olabilir : Bu süreçte bir uzman desteği almanız öncelikli olmalıdır. Aksi halde çocuğunuzun duygusal gelişimine zarar verebilirsiniz. Çocuğun başlangıçta duyduğu bazı endişeler bir düzeyde normal kabul edilse de yoğunlaşan kaygı ve korkulara dikkat edilmelidir.

Sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirmeniz dileği ile..

Psikolog Eda Gökduman

Cocuklarda Tuvalet Egitimi ve Sonuclari

Ebeveynlerin tuvalet eğitimi hususunda sabırlı olmaları gerekmektedir. Çocuğun hangi saatler arasında altını kirleteceği iyi gözlenmeli ve o saatte tuvalete oturtulması önemlidir. Bu eğitim aşamasında çocuğa kolay giyip çıkarabileceği elbiseler giydirilmelidir.

Çocuğunuzu tuvalette gösterdiği her başarısından sonra ödüllendirmeniz onun bu alışkanlığı daha kolay kavramasına yardımcı olacaktır. Ellerini her tuvaletten sonra özenle yıkatmalı, gece kazalarını önlemek amacıyla yatmadan önce tuvalet ihtiyacı karşılanmalıdır. Tuvalet ve temizlik eğitimi çocuğa neşeli bir oyunmuş gibi gösterilmelidir.

Cocuklarda Tuvalet Egitimi

Cocuklarda Tuvalet Egitimi

Çocuğunuzun tuvalet ve banyodaki hareketlerini gözlemleyin, başkalarını taklit ediyor mu? Sakın çocuğunuzu zamanından önce bu alışkanlıkları kazanması için zorlamayın. Bebeklerin önemli bir bölümü 18 24 aylık olduklarında bu seviyeye ulaşırlar bazıları içinse 4 yaşına kadar beklemek gerekebilir.

Çocuğunuzun boyuna uygun lazımlık ya da klozete uygulanabilen oturma yeri alın. En büyük unsur ise çocuğun otururken ayağının yere değmesidir. Böylelikle bağırsak hareketleri başladığında yerden destek alabilecektir.

Kalın bir kumaştan elde edilmiş ya da tek kullanımlık iç çamaşırı giydirin. Bezden olanları çocuğun çişini fark etmesi nedeniyle daha fazla işe yarar. Tek kullanımlı olanını dışarıdayken tercih edin. Önce birkaç saatle başlayın. Geceleri çocuğunuzun altını bezlemeye devam edin.

Cocuklar Icin Zararli Aliskanliklar Nelerdir?

Çocuklar için en zararlı alışkanlıklar nelerdir?
Çocuklarınız için zararlı ancak şu sıralar aileler tarafından sıkça göz ardı edilen bazı alışkanlık vardır. Çocuklarınızın geleceğini etkileyen ve sonuçları hem aileleri hem de çocukları üzecek bu alışkanlıkları birlikte öğrenelim.

Bütün çocuğa sahip olan aileler çocuklarının sağlıklı büyümesini ister. Ancak kendi çabaları haricinde birçok etmen vardır. Etmenler çocukların dışarıda yiyip içtikleri, gittikleri okullar, oyun oynadıkları alanlar, oynadıkları oyunlar (hem bilgisayar hem de gerçek yaşamda), seçtikleri arkadaşlar gibi etmenler vardır. Çocuğunuz dışarıda oyun oynamak yerine evde video oyunu oynamak ister sizde dışarıda olacağına gözümün önünde olsun der ve kabul edersiniz, ancak çoğu zaman bu da yanlıştır. Veya çocuğum dışarıda hazır yiyecekler yemesin diye evde siz hazırlarsınız ekmek arası kızartma vs böyle bir yöntem bir işe yaramaz tek fark dışarıdaki yapanın temizlik titizlik anlayışını bilemezsiniz siz evde yaptığınız için temizlik konusunda içiniz rahattır ancak oda yağlı ve fazla kalorili olamktadir.

En zararlı alışkanlıklar ve vazgeçirme yöntemleri;
Yemek ben neredeysem oraya gelir zaten sofraya gitmeme gerek yok. Bu tarz bir konu bilgisayar başında veya televizyon izleyerek vakit geçiren bir çocuğun kurabileceği cümledir. Bunu ailecek sofraya oturulup ailecek kalkılır alışkanlığını öğretirseniz aynı zamanda Türklere has bir adeti öğretmiş olursunuz.

Çocuklar anne ve babalardan daha enerjiktir. Baba işte, anne ev ve çocuğa bakmaktan bitkin düşer ama çocuk akşama kadar hiç durmadan hareket etse halen fazla enerjisi vardır. Yerlerinde duramazlar ve bir oraya bir buraya hoplayıp koşabilir. Bu tarz bir konuda bayanlarında hoşuna gidecek bir uygulamaya gidilebilir sofra kurmada ve kaldırmada ondan yardım isteyebilirsiniz. Halen fazla enerjisinden dolayı uyku problemi varsa ılık bir duş veya bir bardak ılık süt kesin çaredir.

Yemek güzel gözükmüyorsa yemez, evimizin küçük beyi ya da küçük hanımı bu tarz bir problemde biraz terimsel cümleler çocuğunuzun aklını çelebilirsiniz. Şöyle ki bak oğlum bu yiyecekte bilmem ne vitamini varmış oda boyunu uzatıyormuş ya da saçlarını uzattırıyormuş gibi çocuğunuz neye takıntılı ise onu vurgulayarak sebze veya meyveyi yemesini sağlayabilirsiniz.

Bu tarz alışkanlıklar yanında yemeğin hazır olmasını beklememe, beslenme çantası götürmeyip hazır sandviçler gibi alışkanlıklarda vardır. Bu tarz alışkanlıkları çocukluk devresinde iyi huylar ile değiştirirse ileride hem siz hem de evladınız üzülmeyecektir.