cocuk sagligi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cocuk sagligi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Saglikli Beslenme Aliskanligi

Sağlıklı Beslenme Alışkanlığı İçin : Çocuğunuza televizyon karşısında yemek yedirmeyin !

Bir anneyi en mutlu eden ; tabağını bitiren bir çocuğa sahip olmaktır. Çünkü çocuğu iyi beslendiğinde gerekli vitaminleri alacak, bağışıklık sistemi güçlenecek, zayıf kalmayacak ve böylece daha az hastalanacaktır.

Fakat birçok anne çocuğuna yemek yedirememekten şikayetçi… Yemek yedirmeyi başarabilmek için de kendine özgü birçok yol deniyor. Komiklikler yapıyor, oyuncakları kullanıyor , en leziz yemek tariflerini yaratıcılığını kullanarak hazırlıyor. Tüm bu çabaları bizler de tabiî ki destekliyoruz…

Çoğu anneden duyduğumuz ; çocuğuna bebeklik döneminden itibaren televizyon karşısında yemek yedirmesi. Bu yolla daha kısa surede yemek yedirebildiğini ifade ediyor.

Anneler için oldukça pratik olan bu yolu sağlıklı beslenme alışkanlığının kazandırılması açısından neden tercih etmediğimizi kısaca ifade edelim:


Çocuğunuz televizyon karşısında daha çok yemek yiyor . Çünkü , sürekli değişen , hareketli, renkli ekran dikkatinin sürekliliğini sağlamış oluyor. Çocukların dikkati kısa sürelidir , ekrandaki bu hareketlilik ile kısa olan dikkatin süresi uzuyor ve çocuk farkında olmadan ağzını açıyor. Siz de bu anı fırsat olarak değerlendirerek hazırladığınız vitaminle dolu çorbayı çocuğunuza yutturmayı başarıyorsunuz. Diğer kaşık, sonra diğer kaşık ve son kaşık. Tüm çorba bitti .. Çok mutlusunuz ..İçiniz oldukça rahat.

Sağlıklı Beslenme  Alışkanlığı

Sağlıklı beslenme alışkanlığının kazandırılması için; çocuk yemek öğününün geldiğinin ve yemek yediğinin farkında olmalıdır. Bu da çocuğa yaşayarak kazandırılabilir. Yemek öğünleri gün içerisinde bir rutin olduğunda çocuk yaşayarak yemek yeme davranışını öğrenir.

Oysa televizyon izlerken çocuğunuz öncelikli olarak yemek yediğinin farkında değildir. Ona göre sadece eğlenceli bir şekilde televizyon izlemektedir. Çocuklar yaşayarak öğrenme gerçekleştirdiğinden yemek yeme davranışını sağlıklı bir şekilde öğrenmiş olamıyor. Bu davranışı yeterli düzeyde öğrenemeyen bir çocuk ilerleyen yaşlarda yetersiz beslenme , masada yemek yemek istememe, düzenli yemek yememe, yemek seçme , kendi kendine yemek yememe gibi davranışlar gösterebiliyor.

Bu davranışları gösteren bir çocuğun sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanamadığını söyleyebiliriz.

Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak için; öğün atlamayın, çocuğunuzla birlikte masaya oturun, onunla birlikte yemek yiyerek ve yemek seçmeyerek ona model olun, uygun yaşı geldiğinde kendi kendine yemek yemesine izin verin. Mümkün olduğunca ailenin tüm üyelerinin masada yer almasını sağlayın. Yemek saatlerini ailecek keyifli geçirmeye özen gösterin.

Sağlıklı beslenme, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimi için önemlidir. Sağlıklı beslenen bir çocuk hastalıklara karşı daha dirençlidir, gün içerisinde yeterli enerjiye sahip olabileceği için yaşına uygun her turlu aktiviteyi rahatlıkla yerine getirebilir. Dikkati, algılaması artar. Huysuzlukları ve sizinle çatışmaları azalır.

Eğer geçmişte çocuğunuza televizyon karşısında yemek yedirmiş olan bir anneyseniz asla kendinizi suçlamayın. “ Ben hata mı yaptım ?” demeyin. Tüm bunları bilerek yapmadınız. Ama artık doğru olanı biliyorsunuz .. Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun bugünden başlayarak ona sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırabilirsiniz.

Sağlıklı günler dilerim.

Psikolog Eda Gokduman - edagokduman.com

Cocuklukta Stres

Çocukluktaki stres yetişkinlikte depresyona yol açabiliyor...

Stresli bir ortamda gelişen bir çocuğun diğerlerine göre depresyona girme riski daha fazladır. Küçük yaşlarda beyinde oluşan stres kalıcı olabilir. Beynin önemli bir geni değişime uğrar ve depresyona yol açan hormonları normalinden fazla sağlılar ve yaşam boyu strese yol açabilir.

Çocuk ve gençlerin duygu durumu bozuklukları, yetişkinlik çağına göre daha az araştırılmış olmasına rağmen son zamanlarda bu konu üzerinde gözle görülür bir ilerleme kaydedilmiştir. Depresif hastalıkların yetişkinlik çağından öncesinde görülebilmesini araştıran daha önceki inanışların aksine, yakın zamanlarda yapılan teşhiste ne gibi ölçütlerin kullanılması gerektiği; epidemolojiye, nedenlerine, ilerlemesine ve sonuçlarına yönelik araştırmalarda daha gelişmiş tekniklerin kullanımı; ayrıca depresif, distimik ve risk öğelerini oluşturan çocukların tedaviye vermiş oldukları tepkiler üzerinde durulmaktadır.

Araştırmalar yetişkinlik ve orta dönemlerine doğru depresyonun genel sıklığında iki çeşitte de artış olduğunu göstermektedir. Ancak kızlardaki oranlar karşı cinslerine göre daha fazladır. Kızlardaki bu farklılık konusunda araştırmacılar arasında fikir birliği olmasına rağmen, bu farklılığı açıklığa kavuşturmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Çocuklarda ve Gençlerde Iştahsızlık (Anoreksi)

İştahsızlık (anoreksi) özellikle çocuklarda gözüken yemek yememe, acıkmama hastalığıdır. Ergenlikle döneminde bu rahatsızlık başlar. Aşırı kilo kaybı ile devam eder, eğer kilo kaybı toplam ağırlığının %15 ni geçiyorsa iş ciddileşir. Bu kişilerde şişmanlama korkusu ilerlemiştir. Özellikle genç bayanlarda görülür. Çok zayıf oldukları halde şişman olduklarını zannederler. Yemek yemeyi sürekli reddederler. Bu durumdaki aile doktordan tavsiye almalıdır.

İştahsızlık belirtileri; dengesiz sürekli değişen vücut ağırlığı, yemeği reddetme, zayıflık, hassaslaşmış cilt, nefes darlığı gibi belirtileri vardır.

Riskler şunlardır; mineral kaybı, düşük vücut ısısı, düzensiz kalp atışı, kemik erimesi, osteoporoz gibi tıbbı riskleri vardır.

Hamilerde anoreksiya tehlikeli bir durumdur. Bebeğin alması gereken besinlerin alamayan anne bebeğin sağlığını tehlikeye atmış olur. Düşük doğumlara, sağlık sorunlarına hatta ölüme bile neden olabilir. Doğan bebekte zayıf kemik yapısı, düşük kilolu doğum gibi tehlikeleri vardır. Özel bakım ve vitamin alması gerekir. Doğum öncesi eksiksiz kontrol yapılmalıdır.

Bulimia hastalığı ile arasındaki fark bulimia yediğini kusma rahatsızlığıdır anoreksi hastalığı yememe rahatsızlığıdır. Psikolojik olarak gelişen hastalık yetmiş yaş üsttü insanlarda sık görülen bir rahatsızlıktır.

Serinlemek Kabusunuz Olmasin

Nihayet yaz geldi ve sıcak havalar kendini belli etmeye başladı. Sıcak yaz günlerinde serinlemek isteyenler havuzlara koşuyor. Ancak temizlik koşullarına dikkat edilmediği takdirde, serinlemek hayatımızın kâbusu haline gelip sağlığımızı olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Özellikle havuzlardan bakteri kapıp, enfeksiyonlara yakalananların sayısı çok fazla...

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Nafiz Karagözoğlu,havuzlarda başta temizlik koşullarına çok dikkat edilmesi gerektiğini belirterek birçok noktanın altını önemle çiziyor...

Havuz Yerine Deniz’i Tercih Edin…
Havuz suyu yerine deniz suyunu tercih edin. Çünkü havuzlar insanların ortak kullandıkları bir alan olduğu için hastalık bulaştırmada etkili olabiliyor. Havuzların herkes tarafından bilinen çok önemli iki özelliği vardır. Biri çok kalabalık topluluğun bir arada bulunması; ikincisi de tüm vücuttaki floraların havuz suyuna geçmesidir. Havuza giren kişilerin burun florası, deri üzerindeki bakteriler, genital akıntılar, idrar yolu akıntıları havuz suyuna karışabiliyor. Bu tip floralar normal özelliklere sahipken, deri üzerindeki mantarlar, çok zararlı bazı bakteriler, yarası olanların yara üzerindeki bakterileri havuz suyuna daha kolay bulaşabiliyor. Çocuklar ve hassas cilt yapısı olanlara bu tür bakteriler daha çabuk zarar verebiliyor. Aynı zamanda havuzun klor miktarının da çok önemlidir.Klorun aşırı miktarda olması durumunda gözde irritasyon yaratarak kızarma, yanma gibi belirtilere yol açabiliyor.Bu nedenle deniz serinlemek için tercihlerimizin başında yer almalıdır. Bu tür sağlık sorunlarına denizde pek rastlanmamaktadır.Çünkü denizin kendi dezenfeksiyon özelliği vardır. Bunun için deniz suyundan enfeksiyon kapmanız zordur… Eğer yine de havuza girmek istiyorsanız temiz olduğundan emin olduğunuz havuzları tercih edin, gözlerinizin /kulaklarınızın enfeksiyonlara yakalanmaması için yüzme sırasında gözlük ve tıkaç takın, kontak lens kullanıyorsanız yüzme sırasında mutlaka çıkarın…



En sık yayılan Hastalık Mantar
Havuz girmeden önce duş alınması, saça bone takılması ve ayakların da dezenfektan sudan geçirilmesi gerekiyor. Havuzda en sık yayılan hastalıklardan biri de mantardır. Özellikle ayaklar birçok mantar enfeksiyonu taşımaktadır. Dezenfektan su ayak yüzeyindeki mantarların bulaşmasını engellemektedir. Ayrıca ishal, idrar yolu enfeksiyonu, yara ve genital akıntısı olanlar havuza girmeleri önerilmez. Adet döneminde olan bayanların da bu dönemde rahim kanalları açık olduğu için havuza ve denize girerlerken daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Havuz sonrası özellikle bayanlar vajinal mantar enfeksiyonuna yakalanabilirler. Uzmanlara göre, burada sebep sanılanın aksine sadece havuzdan mantar bulaşması değil, havuz suyundaki klorün vagen florasındaki yararlı bakterileri öldürmesi sonucu var olan mantar sporlarının aktif hale gelmesidir. Bayanların havuz sonrası vajinal enfeksiyondan korunması için genital bölgenin
kuru kalması gerekiyor. Bu nedenle ıslak mayo veya bikini ile kalmamaları, klorlu sudan arınmak için havuz sonrası duş almaları gerekmektedir. Aynı zamanda hamileliğe hazırlanan ve adet düzensizliği olan bayanların havuza girmeden önce yumurtlama dönemlerini takip etmeleri önemli bir tedbirdir. Babystart tipi tükürük testleri ile yumurtlama yani adet dönemlerini tespit edebilirler. Bu test , istenildiği zaman ve her yerde kullanılabilme pratiği de sağlar. Unutulmamalı ki temizlik kurallarına uymayan havuzlar, kirli olarak adlandırılan denizlerden daha tehlikelidir.

Çocuklarda daha çok dikkat gerekir
Özellikle büyük tatil köylerinin havuzlarında büyükler kadar çocuklara da dikkat edilmelidir. Böyle yerlerde insanlar özen göstermiyorlar. Çocuk havuzlarında çocukların idrar yapmaları bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkarıyor. Bu konuda anne-babaların dikkat etmesi gerekiyor.Özellikle havuz iyi dezenfekte edilmemişse idrardaki hastalıkların bulaşabiliyor. Mesela viral menenjitler havuz suyuyla daha çabuk bulaşabiliyor. Temiz olmayan havuzlara kesinlikle girmemek gerekiyor. Belediyenin önerdiği klor miktarlarıyla havuzun dezenfekte edildiğine dair belge tesis girişinde asılı olmalıdır. Bu belgeyi yetkiliye sormak havuza giren
kişilerin hakkıdır.

Havuza girmeden dikkat edilecekler:

İlk kural: temizliğinden emin olmadığınız havuza girmeyin.

Mümkünse çocuk ve büyükler için ayrı ayrı hazırlanmış havuzları tercih edin.

Kalp ve hipertansiyon hastaları uzun süre güneşte kalmayın.

Fazla miktarda yemek sonrası yüzme özellikle kalp damar hastaları için sakıncalı.

Havuza girerken kesinlikle duş alın.

Belli antiseptik solüsyonlarla (enfeksiyon önleyici sıvılar) ayaklarınızı yıkayın. (ayaktaki cilt ve mantar enfeksiyonlarının bulaşmasını önler)

Havuz dışında bulunup vakit geçirildiğinde şapka ve güneş gözlüğü şart.

Güneş ışığının dik indiği saatlerde "güneş çarpması tehlikesine karşı" havuza
girmeyin.

Göz enfeksiyonlarına karşı, havuzda yüzücü gözlüğü ve maskeler kullanın.

Lensle havuza girmeyin.

Hamile bayanlar, havuzların çok fazla klorlandığı yoğun günlerde havuza
girmeyin.

Hepatit A aşısı olmayan çocukların havuza girmemesini öneriyoruz.

Alerjik astım tanısı olan kapalı yüzme havuzlarında fazla vakit geçirmeyin.

Kulak enfeksiyonlarına karşı, vazelinli veya gliserinle yağlanmış pamuk tıkaçlar veya plastik kulak tıkaçları kullanarak kulaklarınızı koruyun.

Nezle, sinüzit ve soğuk algınlığı gibi durumlarda dalış yapmayın.




Havuzda dikkat edilecekler:

Havuz suyunu yutmayın! Criptosporidyum, Kolera, Tifo, Giardia, E. Coli, Hepatit A ve E,Leptospira denen bir bakteri ile bulaşan ve kanama veya sarılıkla seyreden 'weil' hastalığı ve Şigella gibi dışkı yolu ile bulaşabilecek ateşli ishallere yol açan mikroplar havuz suyunu kaza ile yutma sonucu hastalıklara yol açabilirler.

Çocuğunuzun veya kendinizin ishal durumu söz konusuysa havuza girmeyin.

Havuzdan çıkıp tuvalete girdikten sonra mutlaka ellerinizi yıkayın.

Çocuklarınızı belli aralıklarla tuvalete götürün.

Öncelikle kulaklarına tüp takılan çocuklar, kesinlikle havuza girmeyin.

Bakımı yapılmayan havuzlarda dış kulak yolu enfeksiyonlarının ortaya çıkma riski yüksektir.

Ciltte sıyrık ve kesik alanları varsa, mümkünse denize veya havuza girmeyin; değilse, yüzme sonrasında temiz su ve sabunla cildi birkaç kez yıkayın.

Bakteriler gözlerde konjuktivite neden olabilir. Yüzücü gözlüğü veya maske kullanın.

Havuz enfeksiyonları arasında en sık rastlanan şikâyet ise "havuz sistiti" olarak da bilinen idrar yolu enfeksiyonu gösteriliyor.

Ayrıca, havuz suyunun dezenfeksiyonu için kullanılan kimyasal maddelerin bizzat kendileri, insanların kullandığı ve suya karışan sabun, şampuan veya güneş yağı gibi maddeler de alerjik önemli sorunlara neden olabilir.

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Nafiz Karagözoğlu

Cocuklarda Kabaluk Hastaligi ve Tedavisi

Çocuklarda kabakulak rahatsızlığı ve tedavi yöntemleri
Kabakulak tükürük bezlerinde şişliğe yol açan, yanaklarda şişkin görünüme neden olan bir viral enfeksiyondur. Basit bir çocukluk hastalığı gibi gözükse de nadiren menenjit, ensefalit, işitme kaybı gibi ciddi rahatsızlıklara da yol açabilir. Özellikle 2 ila 12 yaş grubu arasındaki çocuklar risk altındadır. Aşı ile tedavisi mümkündür. Bebeklik döneminin ilk 15 ayına kadar kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşıları ile bu hastalıktan çocuğunuza koruma sağlayabilirsiniz. Ancak vurulan tek doz aşı ömür boyu koruma sağlamadığından önerilen zamanlarda tekrar vurulması hastalığa yakalanmadan altlatılmasında önemli rol oynar.

Kabakulak Belirtileri arasında ağrılı ve şişmiş tükürük bezleri, çiğneme ve yutmada zorluk, ağrı, ateş, halsizlik ve yorgunluk gibi belirtileri vardır. Kabakulak tedavisinde antibiyotikler etkili değildir. Normal durumlarda hastalık iki haftada geçer. Kabakulak aşısı yaptırılmalıdır. Çocuklara okula başlamadan önce uygulanmalıdır. Tek doz yerine iki doz vurulup hem etkisi hem de güvenilirliği artırılmalıdır.

Özellikle şu kişiler aşı yaptırmalıdır; doğum yapmayan kadınlar, okul ya da işte çalışanlar, hastane, sağlık tesisi çalışanları, yurt dışına çıkanlar kesinlikle yaptırması gerekiyor.

Özellikle şu kişilerde aşı yaptırmaması gerekiyor; hamileler, alerjisi olanlar, antibiyotik kullananlar, bağışık sistemi bozuk olanlar ve kanser tedavisi görenler.

Cocuk Felci Hakkinda Bilinmeyenler

Çocuk felci hakkında bilinmeyenler ve tedavi yöntemi...
Çocuk felci virüs yoluyla bulaşan çocuk ve gençleri etkileyen bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalık aslında omurilikte bozmadde iltihaplanmasının bir diğer adıdır. Bu virüs vücuda girdikten sonra omuriliğe yerleşir ve ilerleyerek hücrelerin iltihaplandırır.

Bu virüs insan vücuduna ağız yoluyla girer. Tükürük, öksürük, yiyecekler veya su yoluyla bulaşabilir. Sağlık ve hijyen konusuna dikkat edilmelidir. Bu salgınlar yaz ve sonbahar dönemlerinde görülür. Çocuk felci için aşılama çok önemli bir unsurdur. Hastalık, ateş, baş ve boğaz ağrısı, kusma, genel halsizlik gibi belirtilerle başlar. Hastalık bünyeye göre hafifte geçe bilir ağırda.

Hastalığın ağır geçtiği durumlarda, bu belirtiler kol ve bacakta kas ağrısı, ensesinin setleşmesi gibi bir yol izler ve bacak, kol, sırt ve yüz kası felci geçirebilir. Hastalıklı kaslar bazen iyleşip güncellenebilir. Bazense kollar ve bacaklar incelir ve organların gelişimi durur. En hayati tehlikesi ise solunum kaslarının felce uğramasıdır. Bu durumda hasta solunum cihazına bağlanmazsa ölebilir.

Çocuk felcine bağışıklık kazandıran iki farklı aşı vardır. İlki, virüs içeren doku kültürüne sulu formaldehit çözeltisi ilave edilerek hazırlanır. Aktif olmayan virüslerden elde edilir ve enjekte yolu ile deri altına uygulanır. Bir diğer yol ise şurup ya da tabletlere uygulanarak ağız yoluyla verilir. Bu aşı ilk kez 1957 yılında uygulanmıştır ve virüsleri canlıdır. Fakat virüsün hastalık yapıcı özelliği zayıflatıldı için vücuda zarar vermez ve antikor oluşturarak hastalığa karşı bağışıklık kazandırır.

Cocuklar Icin Zararli Aliskanliklar Nelerdir?

Çocuklar için en zararlı alışkanlıklar nelerdir?
Çocuklarınız için zararlı ancak şu sıralar aileler tarafından sıkça göz ardı edilen bazı alışkanlık vardır. Çocuklarınızın geleceğini etkileyen ve sonuçları hem aileleri hem de çocukları üzecek bu alışkanlıkları birlikte öğrenelim.

Bütün çocuğa sahip olan aileler çocuklarının sağlıklı büyümesini ister. Ancak kendi çabaları haricinde birçok etmen vardır. Etmenler çocukların dışarıda yiyip içtikleri, gittikleri okullar, oyun oynadıkları alanlar, oynadıkları oyunlar (hem bilgisayar hem de gerçek yaşamda), seçtikleri arkadaşlar gibi etmenler vardır. Çocuğunuz dışarıda oyun oynamak yerine evde video oyunu oynamak ister sizde dışarıda olacağına gözümün önünde olsun der ve kabul edersiniz, ancak çoğu zaman bu da yanlıştır. Veya çocuğum dışarıda hazır yiyecekler yemesin diye evde siz hazırlarsınız ekmek arası kızartma vs böyle bir yöntem bir işe yaramaz tek fark dışarıdaki yapanın temizlik titizlik anlayışını bilemezsiniz siz evde yaptığınız için temizlik konusunda içiniz rahattır ancak oda yağlı ve fazla kalorili olamktadir.

En zararlı alışkanlıklar ve vazgeçirme yöntemleri;
Yemek ben neredeysem oraya gelir zaten sofraya gitmeme gerek yok. Bu tarz bir konu bilgisayar başında veya televizyon izleyerek vakit geçiren bir çocuğun kurabileceği cümledir. Bunu ailecek sofraya oturulup ailecek kalkılır alışkanlığını öğretirseniz aynı zamanda Türklere has bir adeti öğretmiş olursunuz.

Çocuklar anne ve babalardan daha enerjiktir. Baba işte, anne ev ve çocuğa bakmaktan bitkin düşer ama çocuk akşama kadar hiç durmadan hareket etse halen fazla enerjisi vardır. Yerlerinde duramazlar ve bir oraya bir buraya hoplayıp koşabilir. Bu tarz bir konuda bayanlarında hoşuna gidecek bir uygulamaya gidilebilir sofra kurmada ve kaldırmada ondan yardım isteyebilirsiniz. Halen fazla enerjisinden dolayı uyku problemi varsa ılık bir duş veya bir bardak ılık süt kesin çaredir.

Yemek güzel gözükmüyorsa yemez, evimizin küçük beyi ya da küçük hanımı bu tarz bir problemde biraz terimsel cümleler çocuğunuzun aklını çelebilirsiniz. Şöyle ki bak oğlum bu yiyecekte bilmem ne vitamini varmış oda boyunu uzatıyormuş ya da saçlarını uzattırıyormuş gibi çocuğunuz neye takıntılı ise onu vurgulayarak sebze veya meyveyi yemesini sağlayabilirsiniz.

Bu tarz alışkanlıklar yanında yemeğin hazır olmasını beklememe, beslenme çantası götürmeyip hazır sandviçler gibi alışkanlıklarda vardır. Bu tarz alışkanlıkları çocukluk devresinde iyi huylar ile değiştirirse ileride hem siz hem de evladınız üzülmeyecektir.

Cocuklar icin Sut ve Kalsiyumun Onemi

Sütün sağlıklı beslenmek açısından ne kadar önemli olduğu her kez tarafından bilinmektedir. Süt başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere protein, yağ, vitamin ve mineraller gibi beslenmede büyük rol oynayan unsurları bünyesinde bulunduruyor.

Vücudun kemik oluşumunda kullandığı en önemli mineral kalsiyumdur. İnsan vücudunda kemik gelişimi yirmili yasların başına kadar sürer. Çocukluktan itibaren yirmili yaşlara kadar kalsiyum alınması hem kemik yapısının güçlü olması, hem de ilerleyen yaşlarda oluşabilecek sorunların önlenmesi açısından çok büyük önem taşır.

Kalsiyum aynı zaman da diş ve tırnak sağlığı açısından da önem taşır. Hormonların salgılanmasına, sinir sisteminin çalışmasına ve kasların düzenli çalışmasına yardımcı olur. Bünyesinde kalsiyum barındıran besinlerin başında süt ve peynir, yoğurt, sütlü tatlılar, ayran gibi sür ürünleri gelir. Süt içmeyen çocuklar için yoğurt ve ayran mükemmel birer kalsiyum kaynağıdır.

Bunların yanı sıra badem, balık, beyaz lahana, fasulye ve fındık yüksek miktarda kalsiyum barındırır. Günümüzde tüketilen içeceklerden ne yazık ki sadece yüzde 9 unu süt oluşturmaktadır. Oysaki süt insan vücudu için gerekli bir çok besin öğesini bünyesinde barındıran insan organizmasında yüzde 80 civarında kullanılan çok önemli bir besin maddesidir.

Cocuk Fitigi ve Fitik Tedavisi

Çocuklarda görülen fıtık, kasık bölgesinde oluşur. Genellikle erkek çocuklarda daha fazla görülen bu durum ağlama krizlerinde, tuvaletini yaparken aşırı ıkınmada ve öksürdüğünde belirginleşir. Çocukların kasık bölgesinde oluşan şişkinlik fıtığın en büyük işareti. Bu durum çocuğu şiddetli derecede rahatsız eder. Tuvaletini yapamama, hırçınlık, huysuzluk ve kusma gibi şikâyetler ortaya çıkar.

Fıtık en çok çocuk bir yaşındayken hatta 1 aylıkken bile ortaya çıkabilir. Kasık fıtığı hem sağ, hem solda ya da her iki tarafta da oluşabilir. Görülen kasık fıtıklarının %60 sağda, %30 solda, %10 ise her iki taraftadır.

Çocuk Fıtığı

Çocuk Fıtığı

Fıtık Nasıl Oluşur?

Erkek çocuklarda;
Bebek anne karnın da ilk gelişmeye başladığında testisler bebeğin karın içince bulunur. Hamileliğin ortalama 8. ayında testisler kasık kanallarından geçerek torbalara inerler. Bu geçiş tamamlandığında kanalın kapanmaması fıtığın oluşmasına neden olur.

Kız çocuklarda;
Kız çocuklarda oluşan fıtık erkek çocuklarda oluşan fıtıktan daha farklıdır. Sorun yumurtalık ve ya tüpte olabileceği için özel cerrahi müdahaleler gerektirir.

Fıtık Tedavisi
Fıtık ancak cerrahi müdahale ile tedavi edilir. Çocuğun yaşı ne olursa olsun yapılacak operasyon uzmanlar tarafından yapıldığı takdirde hiçbir risk taşımaz ve basittir. Ameliyattan sonra çocuklar kısa zamanda normal hayatlarına istirahat gerektirmeksizin geri döner.

Fıtık teşhisi konduğu halde ameliyat geciktiriliyorsa ciddi durumların ortaya çıkması kaçınılmaz sondur. Fıtığın erken yaşlarda tedavisi daha kolaydır. Büyük çocuklarda komplikasyon riski artar. Fıtığın tedavi edilmemesi halinde ciddi dolaşım bozuklukları hatta kısırlık gibi kötü sonuçlar oluşabilir.

Cocuklarda Hepatit B

Hepetit B, karaciğerin iltihaplanmasına neden olan bir virüs hastalığıdır. Bu virüs karaciğerde kümelenip çoğalır. Karaciğer hayati fonksiyonların yerine getirilmesinde önemli bir role sahip olduğu için Hepatit B virüsü oldukça tehlikeli bir hastalıktır.

Hepatit B önlenmediğinde ve tedavisi geciktirildiğinde karaciğerin büyük orandan tahrip olmasına neden olur. Hepatit B kendini uzun zaman saklayabilen ve bulaşıcı bir hastalık. Bu yüzden Hepetit B'nin ülkemizde görülme sıklığı oranlarıda korkutucu rakamlarda. Türkiye'de her on çocuktan biri Hepatit B virüsünü taşıyor ve farkında olmadan bulaştırıyor.

Cocuklarda Hepatit B

Bu durumda maalesef her 3 kişiden biri Hepatit B ile karşılaşmakta. Özellikle okul ve kreşlerde bu hastalığın yayılma riski daha fazla. Hepatit B'nin kuluçka süresi 2 ila 6 ay arasında değişirken taşıyıcıların %80'i de belirti göstermiyor.

Hepatit B Belirtileri
İştahsızlık ve kilo kaybı
Halsizlik ve yorgunluk
Bulanti ve kusma
Genel görünümde sarılık
Karın ağrısı
Koyu renk idrar yapma
Karciğerde hassasiyet

Hepatit B nasıl bulaşır ve Hepatit B'den nasıl korunulur?
Hepatit B virüsü kan, tükürük, karumalı bile olsa cinsel temas, ter, açık yara, uygunsuz enjektör kullanımı, okul gibi çoklu ortamlarda bulunmak, hijyenik olmayan ameliyet ve kuaför gereçleri, gibi yollarla bulaşabilir. Hepatit B virüsünü taşıyan gebelerde bebeklerine bu virüsü bulaştırabiliyor.

Hepatit B virüsünden korunmak için en iyi yöntem AŞIDIR. Hepatit B aşısı % 90 ile % 100 arasında başarı oranına sahip.

Cocuklarda Hepatit A

Halk arasında sarılık olarak bilinen Hepatit A bulaşıcı bir virüstür. Bu hastalığın çocuklarda oluşma riski daha fazla. Her yıl hepatit A ya yakalanan insan sayısının dörtte üçünü çocuklar oluşturuyor.

Hepatit A oral yolla, kirli su kullanmakla, iyi yıkanmamış ve az pişmiş sebze ve meyvelerle insanlara bulaşır. Bu virüs ortalıkta kol gezdiği zaman çocuklar yetişkinler kadar dikkatli olamaz. Özellikle okullarda hepatit virüsü kolayca yayılır. Son 10 yıl içerisinde artan hepatit
A vakaları nedeniyle bebeklik ve okul döneminde hepatit aşıların yapılması önem kazandı.

Hepatit A

Hepatit A

Hepatit A nasıl belirtiler gösterir?

Hepatit A hastalığın ilk başlarında çok bilinen belirtiler gösterir. Tıpkı sıradan bir soğuk algınlığına ya da bir gribe benzer. Bulantı, kusma, halsizlik, yorgunluk, ateş, titreme, yemek isteksizliği, karında sancı ve ağrı, dışkının renginin açık olması, cilt renginin sararması gibi belirtiler hepatit A nın sıradan görülen ve şüphelenilmeyen işaretleridir. Bu şikâyetlerin hepsi birlikte görüldüğünde, özelliklede renkler değişmeye başladığında ciddi anlamda hepatit A virüsü var demektir.

Hepatit A erken teşhis edilip tedavi edildiğinde hasta uzun zaman geçmeden eski sağlığına dönebilir fakat dikkat edilmediğinde çok risk taşıyan ve kötü bir karaciğer hastalığına dönüşür.

Çocukları Hepatit A dan korumak için ne yapmalıyız?

Çocukları Hepatit A dan korumak için öncelikle aşı yaptırmalıyız. Daha sonrasında gerekli hijyen kurallarını öğretmeli ve onlara güvenli besinler sağlamalıyız.